28 Şubat ‘‘Darbe’’sinin ve Erbakan Hoca’nın Vefatının Yıl dönümü

Yakın tarihimiz açısından ziyadesiyle önemli ve bugünkü mevcut duruma doğrudan etkili iki ayrı tarihî günün yıl dönümündeyiz. Ve her iki tarihî gün de Türkiye’nin son 50 yılına ve siyaset anlayışına damgasını vuran eski Başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile yakından ilişkili. Bu önemli tarihlerden ilki merhum Hoca’mız Erbakan’ın bu dünyaya veda edip Hakk’ın Rahmetine kavuştuğu 27 Şubat (2011), diğeri ise onun siyasi iktidarına, başbakanlığına karşı oluşturulan illegal siyasî, adlî ve askerî başkaldırının Millî Güvenlik Kurulu kararı olarak açıklanmasının yıldönümü olan ve bugün post-modern darbe olarak anılan 28 Şubat (1997).

28 Şubat sürecinde, hatırlanacağı üzere, neredeyse toplumun tümü fişlenir ve izlenir olmuştu. Tüm iş dünyası kategorilere ayrılmış, okullardan, hastanelerden, üniversitelerden dini hassasiyet sahibi tüm insanlar kovulmuştu. İslam ülkelerindeki üniversitelerden alınan diplomalar iptal edilmiş, bu diplomalara sahip olanlar işten çıkartılmıştı. İnsanlar komşularından dahi çekinir olmuş, üniversiteler başta olmak üzere, devlet dairelerinde başörtülülerin ya da sakallıların “irticacı” olmaları ihtimali sebebiyle hizmet vermesi bir yana, hizmet alması dahi (neredeyse) yasaklanmıştı. Ayrıca, rayına oturma eğilimi gösteren ülke ekonomisi felce uğramış ve sürece paralel olarak pek çok general ünlü holdinglerin yönetim kuruluna seçilmişti.

Geçtiğimiz yıl vefat eden merhum Erbakan Hoca bu sürecin baş aktörlerinden biri olduğu gibi, baş mağdurlarından da biriydi kuşkusuz. Cenazesinin, kızı Sayın Zeynep Erbakan’ın ifadesiyle ‘‘tarihte pek az insana nasip olacak, milyonlarca insanın katıldığı görkemli bir törenle ebedi aleme uğurlanması’’ bu durumun ve kendisine tüm Türkiye halkı tarafından gösterilen teveccühün en açık kanıtı olmuştur.

Erbakan Hoca, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en etkin siyasî hareketinin öncüsü olmakla birlikte ve daha önemlisi, İslamî camianın siyasi arenada da kendinden emin ve dik durabilmesine öncülük eden en önemli şahsiyet olarak da tarihteki yerini almıştır. Yazar Yusuf Kaplan’ın ifadesiyle; ‘‘Türkiye’de “İslâmî söylemlerin kitleselleşmesi, İslâmî bir bilincin oluşması, İslâm’ın belirgin, aktif bir özne konumuna yükselebilmesi, bizatihî Erbakan’ın öncü, yılmaz ve sarsılmaz mücadelelerinden sonra gerçeğe dönüşebilmiştir.’’

Kendisi, “En akıllı insan Allah’tan en çok korkandır” sözünü sık sık tekrarlardı. Hayatının sonuna kadar mitinglere gecikse dahi namazlarını ihmal etmedi. Allah korkusunda, ibadetlerindeki titizlikte, şefkat, merhamet ve tevazuda örnekti.

“28 Şubat bin yıl sürecektir,” diyenler, bugün tarih karşısında teker teker hesap vermeye çağırılırken ve utanç içinde kalan ömürlerini geçiriyorlarken, bizler asıl 27 Şubat tarihinin ve verilen haklı mücadelenin ilelebet hatırlanacağına inanıyoruz.Ve bu vesile ile, vefatı ve “28 Şubat” zorbalığının yıldönümünde Erbakan Hoca’mızı bir kez daha rahmetle anıyoruz.